-
1 saf
дове́рчивый легкове́рный* * *Iряд, строй, шере́нгаsaf bağlanmak — быть постро́енным в ряд; стро́иться, выстра́иваться
saf tutmak — стро́иться в ряд / в шеренгу
bir sıralı saf — строй шере́нгой
geniş sıralı saf — расчленённый / рассредото́ченный строй
ön safta — а) на пе́рвом ряду́; б) в пере́днем кра́е
IIyanaşık saf — со́мкнутый
1) чистый, без примесиsaf tereyağı — сливочное масло без примеси, чистое сливочное масло
2) перен. бесхитростный, простодушный, наивный
См. также в других словарях:
saf tutmak — 1) saf bağlamak 2) belli bir gruba katılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
saf — 1. is., Ar. ṣaff 1) Dizi, sıra Bütün garsonlar saf teşkil edip selama dururlardı. E. E. Talu 2) Grup Birleşik Sözler saf dışı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller saf bağlamak saf değiştirmek saf tutmak saflara ayırmak 2. sf … Çağatay Osmanlı Sözlük
koşun bağlamak — koşun durumuna girmek, saf tutmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ekarte — sf., Fr. écarté Saf dışı etmek, konu dışında tutmak anlamlarındaki ekarte etmek, saf dışı bırakılmak, konu dışı tutulmak anlamında ekarte edilmek birleşik fiillerinde geçen bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
kan — is. 1) Atardamar ve toplardamarların içinde dolaşarak hücrelerde özümleme, yadımlama görevlerini sağlayan plazma ve yuvarlardan oluşmuş kırmızı renkli sıvı Cebinden çıkardığı mendille ellerine bulaşan kanları silerek haykırdı. Ö. Seyfettin 2) mec … Çağatay Osmanlı Sözlük
temiz — sf., Ar. temyīz 1) Kirli, lekeli, pis, bulaşık olmayan, arı, pak İçki yerine soğuk su, temiz ayran... var. F. R. Atay 2) Özenle yapılmış Temiz iş. Temiz dayak. 3) Çok az kullanılmış veya hiç kullanılmamış olan, özrü olmayan Temiz araba. 4)… … Çağatay Osmanlı Sözlük